p-ISSN: 1300-0551
e-ISSN: 2587-1498

Burçin ÖLÇÜCÜ1, Güven ERDİL2, A. Yavuz KARAHAN3, Abdullah CENİKLİ1, Mustafa ALTINKÖK4

1Gaziosmanpaşa Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu, Tokat
2Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu, A. Hisarı, Beykoz, İstanbul
3Karaman Devlet Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü, Karaman
4Çekmeköy Vatan İlköğretim Okulu, Taşdelen, Çekmeköy, İstanbul

Anahtar Sözcükler: Tenis, pliometrik antrenman, diz fleksiyon ve ekstansiyonu, izokinetik ölçüm

Öz

Pliometrik egzersizin tenisçilerde diz fleksiyon ve ekstansiyon kuvvet gelişimleri üzerine etkilerinin araştırıldığı bu çalışmaya yaşları 20-25 arası 40 erkek tenisçi gönüllü olarak katıldı. Katılımcılar yaşlarına göre karşılıklı olarak dengelenerek yansız atama yolu ile deney ve kontrol (n=20) gruplarına ayrıldı. Deney grubu üyeleri sekiz haftalık standart tenis antrenmanına ek olarak pliometrik antrenman programı da uygularken (haftada üç gün, günde iki set), kontrol grubu bu süreçte sadece standart tenis antrenmanlarını sürdürdü. Bağımlı değişken ölçümleri çalışmanın başlangıcında, 4. ve 8. haftanın sonunda gerçekleştirildi. Pliometrik programının bu değişkenler üzerindeki etkilerini değerlendirmek için denekler arası ve denekler içi karma ANOVA kullanıldı. Sağ taraf ekstansiyon ve fleksiyon ortalama zirve güç skorlarında 60 ve 120°/s’lik hızlarda anlamlı değişimler (p<0.05) deney grubu kaynaklı gerçekleşti. Standart tenis antrenmanına ek olarak uygulanan pliometrik egzersizlerin tenisçilerin diz kuvvetlerini geliştirdiği sonucuna varıldı.

Giriş

Tüm spor branşlarında olduğu gibi teniste de başarının ön şartlarından olan üstün motorik performans düzeyine ulaşmada kuvvet ve kuvveti geliştirme antrenmanları çok önemli bir role sahiptir. Gelişmiş kas kuvvetinde devamlılık oyuncunun vuruş kalitesini maçın sonunda bile sürdürmesine olanak sağlar.

Kuvvet çalışmaları kaslar kadar eklemleri de kapsar. Kasların ürettiği kuvvet eklemlere tork olarak aktarılır. Kasın çekme açısı 90° olduğu zaman kasın meydana getirdiği kasılma kuvvetinin tümü tork olarak kullanılabilmektedir. Çekme açısı 90°’nin altında veya üstünde olduğu zaman kasılma kuvvetinin bir kısmı sporcuyu hareket ettiren tork kuvvet olarak kullanılırken; diğer kısmı çekme açısına bağlı olarak kemiği eklem içerisine veya dışına doğru çekmekte kullanılmaktadır. Bu nedenle, çekme açısına bağlı olarak tork kuvveti azalıp artmaktadır (1).

Yüksek hızda tenis vuruşunda tenisçinin hareketi, genellikle yakından uzağa (bacak-gövde-kol-raket) düzenlenmektedir. Teniste her bir vuruş bacaklardan, gövdeden ve koldan iletilen kuvvete gereksinir. Özel tenis hareketlerinin uygulanmasında gerekli olan üst ve alt ekstremitelerin tekrarlayan zorlanmaları elit düzeydeki tenisçilerde özel kas adaptasyonlarının gelişmesine yol açar. Yetersiz kas dayanıklılığı ve yanlış biyomekanik hareketle birleştiğinde kas dengesizlikleri ortaya çıkabilir ve tenisçilerde aşırı kullanım yaralanmalarına neden olabilir.

Bir çalışmada su polosu oyuncuları ve tenis oyuncularının kuvvet parametreleri karşılaştırlmış ve test edilen tüm zirve tork değerlerinin, her iki branş için dominant kısımların dominant olmayan kısımlara oranla daha güçlü olduğu gözlenmiştir. Tenisçilerdeki farklılıkların su polosu oyuncularına oranla daha yüksek olduğu ayrıca gözlenmiştir (10).

Birçok tenis vuruşunda yüksek raket hızı ve topun hızının ortaya çıkmasında gövde ve bacakların rolü çok önemlidir. Teniste vuruşlara eşlik eden bacak kaslarının özellikle etkin hale getirildiği pliometrik antrenmanların kuvvet artışı ve gelişimine faydalı olduğu düşünülmektedir. Bacak kasları tenis kortundaki işlevlerine uygun çalıştırılmalıdır. Bu çalışma sonucunda pliometrik egzersizlerin tenisçilerde diz fleksiyon ve ekstansiyon kuvvet gelişimine etkilerine ilişkin elde edilecek veriler sonraki çalışmalara da temel oluşturabilecektir.

Gereç ve Yöntemler

Araştırmaya Türkiye Tenis Liginde takım veya ferdi oyuncu olarak yer alan, 20-25 yaşları arasındaki 40 erkek tenisçi katıldı. Araştırmanın evreni aynı zamanda örneklemi oluşturdu. Testler Konya Selçuk Üniversitesi Fiziksel Tedavi ve Rehabilitasyon merkezi laboratuarında yapıldı. Tüm deneklere ölçümlerden bir gün önce antrenman yapmamaları ve test günü sabah hafif bir kahvaltı yaparak gelmeleri söylendi. Testler öncesi deneklere test yöntemleri ve olası riskleri hakkında bilgi verildi. Deneklerin yaşları sorgulanıp boy ve vücut ağırlığı ölçümleri alındı. Daha sonra bacak kuvveti testleri yapıldı.

Araştırma modeli: Çalışmada tekrarlı ölçümler içeren grup içi ve gruplar arası desenli araştırma modelinden (mixed-model Ax(BxS)) yararlanıldı. Gruplar arası faktör olarak antrenman (deney ve kontrol), grup içi faktör olarak tekrarlı ölçümleri içeren periyotlar (ön-test, ara-test, son-test) kullanıldı.

Antropometrik ölçümler: Çalışmaya katılan sporcuların yaşları anket formu kullanılarak saptandı. Vücut ağırlığı ölçümleri 100 g’a duyarlı tartı kullanılarak; boy ölçümleri ise 1 cm’e duyarlı Martin tipi antropometre ile yapıldı (17).

İzokinetik kas kuvveti ölçümü: Ölçümler izokinetik dinamometre (Multijoint Isokinetic System 3Pro, Biodex Medical Inc, Shirley, NY, USA) ile standartlara uygun olarak ve bilateral yapıldı. Kayıtlara geçilmeden önce sporcuların teste hazırlanmaları ve adaptasyonları açısından kullanılacak her bir açısal hızda dizlere submaksimal güçte üçer kez ekstansiyon ve fleksiyon hareketleri yaptırıldı. Daha sonra esas protokole geçildi. Cihaz önce ekstansiyona ayarlandı ve 90°’lik eklem hareket açıklığına izin verildi. Önce düşük hız olan 60°/sn’de, sonra 120°/sn’de, son olarak da 180°/sn’de beşer tekrar yapılarak ölçümler alındı. Egzersizler arasında birer dakika dinlenme periyotları verildi.

İzokinetik test verileri olarak kullanılan parametrelerden zirve tork kasın veya kas grubunun belirlenen hareket açıklığında oluşturduğu en yüksek tork değeridir. Birimi Nm’ dir. Ölçüm boyunca ortalama zirve tork olarak da verilebilir. İzokinetik dinamometrelerde yapılan toplam iş, tork-hareket açıklığı eğrisinin altında kalan alandır. Birimi ise foot-pound (ft-lb) olarak verilebilir. İş ve güç değişkenlerinin kişilerin vücut ağırlığına ağırlığına (bw) oranla verilmesi, verilerin kişiye özgü hale getirilmesini sağlar. Böylece ölçümlerde gözlenecek bireysel farklılıklar nesnel olarak değerlendirilebilir. Toplam vücut ağırlığı oranı, yağsız vücut ağırlığı oranına göre daha çok kullanılmaktadır. Diğer test değişkenleri de vücut ağırlığına bölünerek normalize edilebilir.

Verilerin analizi: Analizler için SPSS v14.0 bilgisayar paket programı kullanıldı. Her bir parametre için tanımlayıcı istatistik (ortalama, standart sapma) elde edildi. Deney ve kontrol grupları arasında başlangıçta fark olup olmadığı bağımsız örneklem t testi (independent two-tailed t-test) ile belirlendi. Antrenman programının her bir test noktasında bağımlı değişkenler üzerindeki etkileri iki yönlü (antrenman/zaman) karma varyans analizi (two-way (2x3) mixed ANOVA) kullanılarak incelendi. Analizler “sphericity” kontrolü ile yapıldı. ANOVA’da anlamlı etkileşim bulunduğunda analize devam edildi ve her bir grup için tek yönlü tekrarlı ölçümler varyans analizi (one-way repeated measures ANOVA) uygulandı. Anlamlı farklılık bulunduğunda Bonferroni doğrulaması kullanılarak çoklu karşılaştırmalar yapıldı. Anlamlılık düzeyi p<0.05 olarak kabul edildi.

Bulgular

Her iki antrenman grubundaki katılımcıların temel fiziksel özellikleri Tablo 1’de yaş, boy ve vücut ağırlığı olarak verilmektedir. Her iki grubun başlangıç değerleri arasında anlamlı farklılık bulunmaması (p>0.05), bu grupların benzer özelliklere sahip olduğunu göstermektedir. Temel bağımlı değişkenlere ilişkin bulgular ise diz ekleminde 60, 120 ve 180°/s’de sırasıyla ekstansiyon (e) (Tablo 2) ve fleksiyon (f) (Tablo 3) için elde edilen zirve tork (Nm) ve total vücut ağırlığı (bw) için toplam üretilen iş (ft-lb) değerleri olarak sağ (R) ve sol (L) diz için başına verilmektedir.

İki yönlü karma (2x3) ANOVA sonuçları 60Re için irdelendiğinde her iki gruptaki değişimlerin benzer olmadığı gözlenmektedir: F(1.468, 55.767)=19.947, p=0.000. Farklılık dördüncü haftadan itibaren deney grubu kaynaklı başlamaktadır. Grup faktörü göz ardı edildiğinde zaman içinde anlamlı bir artış vardır: F(1.468, 55.767)=19.947, p=0.000. Test faktörü göz ardı edildiğinde ortalama deney (182.9) ve kontrol grubu (183.8) skorları arası farklılık anlamlı olmamaktadır: F(1,38)=0.003, p=0.958.

Aynı ANOVA sonuçları 60Rebw için incelenince değişimlerin her iki grupta benzer olmadığı ortaya çıkmaktadır: F(2,76)=4.184, p=0.019. Farklılık deney grubu kaynaklı olarak gene dördüncü haftadan itibaren başlamaktadır. Grup faktörü göz ardı edildiğinde zaman içinde anlamlı bir artış ortaya çıkmaktadır: F(2,76)=3.488, p=0.036. Test faktörü göz ardı edildiğinde deney (475.2) ve kontrol grubunun (490.1) ortalama skorlarında anlamlı farklılık olmadığı göze çarpmaktadır: F(1,38)=0.203, p=0.655.

İki yönlü karma (2x3) ANOVA sonuçları 60Le’ye ilişkin olarak incelendiğinde grup ve zaman arasındaki etkileşim etkisinin anlamlı olmadığı anlaşılmaktadır: F(2,76)=2.220, p=0.116. Bu etki, her iki grupta gözlenen değişimlerin benzer olduğunu göstermektedir. Grup faktörü göz ardı edildiğinde süreç içinde anlamlı farklılık ortaya çıkmaktadır: F(2,76)=3.631, p=0.031. Test faktörü göz ardı edildiğinde ise deney (176.6) ve kontrol grubu (170.5) ortalama skorları arasında anlamlı farklılık olmadığı anlaşılmaktadır: F(1,38)=0.150, p=0.701.

Fleksiyon ölçümlerinden 60Rf iki yönlü karma (2x3) ANOVA ile analiz edildiğinde, grup ve zaman arasındaki etkileşimin anlamlı olmadığı sonucuna varılabilir: F(2,76)=1.791, p=0.174. Bu etki, her iki gruptaki değişimlerin benzer olduğunu göstermektedir. Grup faktörü göz ardı edildiğinde süreç içinde 60Rf skorlarında anlamlı bir artış gözlenmektedir: F(2,76)=4.861, p=0.010. Test faktörü göz ardı edildiğinde deney (125.8) ve kontrol grubu (117.3) ortalama 60Rf skorlarında anlamlı farklılık olmadığı anlaşılmaktadır: F(1,38)=0.465, p=0.499.

İki yönlü karma (2x3) ANOVA ile 120Rfbw sonuçları incelendiğinde ise her iki gruptaki değişimlerin farklı biçimde gerçekleştiği görülmektedir: F(2,76)=3.909, p=0.024. Farklılık sürecin başından itibaren deney grubu kaynaklı olarak bulunmaktadır. Grup faktörü göz ardı edildiğinde bu parametre açısından zaman içinde anlamlı bir artış gerçekleşmektedir: F(2,76)=4.881, p=0.010. Test faktörü göz ardı edildiğinde ise deney (214.1) ve kontrol gruplarının (223.1) 120Rfbw skorlarında anlamlı farklılık olmadığı gözlenmektedir: F(1,38)=0.148, p=0.702.

Kalan 19 parametrede, yani 120 ve 180°’de her iki dizin fleksiyon ve ekstansiyon ortalama zirve tork değerleri ile ekstansiyonda total vücut ağırlığına göre toplam üretilen iş değerlerinde; 60o’de sol diz fleksiyonu zirve tork ve her iki diz total vücut ağırlığına göre üretilen iş miktarlarında; bu açısal hızda sol diz ekstansiyonu total vücut ağırlığına göre üretilen iş değerlerinde; 120o’de sadece sol, 180°’de ise her iki dizde fleksiyonda total vücut ağırlığına göre üretilen iş skorlarında:

1- Grup ve zaman arasındaki etkileşim anlamlı değildir. Bu etki, her iki gruptaki değişimlerin benzer olduğunu göstermektedir.
2- Zaman ana etkisi anlamlı değildir. Bu etki, grup faktörü göz ardı edildiğinde süreç içinde skorlarda anlamlı bir değişim olmadığını göstermektedir.
3- Grup ana etkisi anlamlı değildir. Bu etki, test faktörü göz ardı edildiğinde deney ve kontrol grubunun skorlarında anlamlı farklılık olmadığını göstermektedir.

Tartışma

Pliometrik, günümüzde genel ve patlayıcı kuvvetleri arttırmak için çoğu tür sporda kullanılan bir antrenman tekniği haline gelmiştir. Temelde bir kasın eksantrik olarak hızla gerilmesini ve ardından aynı kasın veya yumuşak dokunun konsantrik olarak kasılmasını içerir. Böylece kas içinde depolanan elastik enerji, tek bir konsantrik hareketle sağlanandan fazla güç üretmiş olur (11). Bu çalışmada, standart tenis antrenmanına ek olarak uygulanan pliometrik egzersizlerin tenisçilerin diz ekstansör ve fleksörlerinin izokinetik kuvvet profillerine olan etkisi araştırıldı.

Sekiz haftalık çalışma süreci sonunda elde edilen bulgularda göze çarpan, 60°/s’lik açısal hızlarda diz ekleminde elde edilen zirve tork değişimleri idi. Sağ diz ekstansiyon zirve tork ve total vücut ağırlığına göre üretilen iş değerleri her iki grupta süreç boyunca artış gösterdi ve bu artış dördüncü haftadan itibaren deney grubunda anlamlı olarak düzeyde yüksek oldu. Bunun yanı sıra 60°/s’de sol diz ekstansiyon zirve tork ve 60°/s’de sağ diz fleksiyon total vücut ağırlığına göre üretilen iş değerleri her iki grupta benzer biçimde gelişim gösterdi.

Bir başka göze çarpan anlamlı değişim 120°/s’de sağ dizin fleksiyon total vücut ağırlığına göre üretilen iş değerlerinin her iki grupta süreç boyunca artış göstermesi ve bu artışın başlangıçtan itibaren deney grubunda anlamlı olduğu şeklindeydi. Bunun yanı sıra 120°/s’de sağ diz ekstansiyon ve sol diz fleksiyon zirve tork değerleri ile 180°/s’de sol diz ekstansiyon zirve tork değerleri her iki grupta benzer biçimde gelişim gösterdi.

Bu bulgular pliometrik antrenmanın kuvvet parametreleri üzerinde olumlu etkiler gözleyen başka çalışmalar ile benzerlik göstermektedir. Bu araştırmalara göre pliometrik antrenman ağırlık antrenmanı ile birleştirildiğinde çok daha etkili olmaktadır (5). Farklı spor branşlarında uygulanan pliometrik antrenmanların üst ve alt ekstremite kuvvetini (3,6), sıçrama performansını (4), çabukluğu (11) ve anaerobik gücü geliştirdiği (12) bildirilmiştir.

Araştırmada diz ekstansiyonu ve fleksiyonunda elde edilen zirve tork ve üretilen iş değerleri açısından anlamlı değişimler daha çok 60 ve 120°/s’dedir. Bu bulgu, tenisçilerin zirve tork ve üretilen iş parametreleri değerlendirilirken bu açısal hızlarda direnç uygulanmasının daha uygun olacağını düşündürmektedir. Çünkü 180°/s gibi daha yüksek açısal hızlarda daha düşük dirençler uygulanabilip, öncelikle kassal dayanıklılığı ölçmeye yarayacağı gözden kaçırılmaması gereken bir konudur. Stojanovic ve ark (15) pliometrik antrenmanın hız-güç çalışması olduğunu ve bu iki faktörün bileşiminden oluştuğunu, pliometrik yöntemin temelinin eksantrik ve konsantrik kasılmaların değişim hızında yattığını ifade etmişlerdir. Bu açıdan bakıldığında, 60 ve 120°/s’deki dirençlerin 180°/s ve üzerindeki dirençlere oranla daha zorlayıcı nitelikte olduğu; hızı ve gücü içeren pliometrik etkiyi daha fazla yansıttığı söylenebilir.

Bazı araştırmalarda alt ekstremitedeki farklı kuvvet kazanımları ve farklı performans sonuçlarına ulaşılmıştır. Örneğin Wilson ve ark (16), sekiz haftalık süredeki pliometrik antrenmanlar sonucunda alt ve üst ekstremite kaslarının eksantrik ve konsantrik güç üretimi gelişimlerini karşılaştırdıklarında; alt ekstremitelerde güç artışı gözlemelerine karşın, üst ekstremitelerde ise artış olmadığını saptamışlardır. Bu farklılığın üst ekstremite kas kitlesinin alt ekstremitekine oranla daha küçük olmasından, ayrıca üst ve alt ekstremitelere aynı şiddet ve dirençte yükleme yapılamamasından kaynaklandığını ifade etmişlerdir. Bu araştırmacılar alt ekstremite kaslarına, üst ekstremite kaslarına göre sekiz kat daha fazla yükleme yapılabileceğini belirtmişlerdir.

Pliometrikler kas gücünü geliştirmek için patlayıcı hareketleri kullanan bir egzersiz türü olduğundan (13), antremanları pliometriklerle birleştirmeden önce antrenman ve performans sırasında oluşan güçlü zorlamalar nedeniyle vücutta yaratacağı stresin ve yaralanma riskinin yüksek olabileceğine dikkat edilmesi gerekir. Pliometrik egzersizlerin sadece iyi düzeyde güç ve esneklik seviyesine ulaşmış, fiziksel uygunluğu yüksek sporcular tarafından yapılması gerektiğine işaret etmişlerdir.

Ayrıca, bu egzersizleri yapmak için tenis kortunun ve tenis ayakkabılarının kullanılmaması gerektiği, zira çok sert zeminin yaralanma olasılığını arttıracağı, ideal olanın rahat koşu ayakkabıları giyerek çim üzerinde uygulanmaları olduğu vurgulanmaktadır. Sporcu düşük kuvvet ise düşük yoğunlukta; yüksek kuvvet düzeyinde ise yüksek şiddette pliometrik antrenmandan yararlanmak uygun olacaktır. Bununla birlikte, çabuklukla kombine edilmiş pliometriklerin tenis oyuncuları için özellikle faydalı olduğu; bu antrenman biçiminin sadece pliometriklerle sürat-kuvvet antrenmanını desteklemekle kalmadığı, aynı zamanda tenisçilerin kortta yaptıkları hareketleri içeren egzersizleri de kombine ettiği bildirilmiştir. Bir gün lateral yönde hareket antrenmanı, diğer gün öne/arkaya hareket antrenmanı gibi alternatif antrenman yöntemleri önerilmektedir (ABD Tenis Birliği: http://www.usta.com).

Sonuç olarak, bu çalışmada klasik tenis antrenmanına ilave olarak uygulanan pliometrik egzersizlerin tenisçilerin diz fleksiyon ve ekstansiyon kuvveti üzerinde olumlu etkiler yaptığı gözlendi.

Kaynaklar

  1. Açıkada C: Kuvvetin mekanik temelleri. Antrenman Bilgisi Sempozyumu, 24-25 Mayıs 1991. Hacettepe Üniversitesi Spor Bilimleri ve Teknolojisi Yüksek Okulu, Yayın No: 4, s 89-103.
  2. Alexander MJ: Peak torque values for antagonist muscle groups and concentric and eccentric contraction types for elite sprinters. Arch Phys Med Rehabil 71: 334-9, 1990.
  3. Ateş M, Ateşoğlu U: Pliometrik antrenmanın 16-18 yaş grubu erkek futbolcuların üst ve alt ekstremite kuvvet parametreleri üzerine etkisi. Spormetre Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi 5: 21-8, 2007.
  4. Baktaal DG: 16-22 yaş bayan voleybolcularda pliometrik çalışmaların dikey sıçrama üzerine etkilerinin belirlenmesi. Çukurova Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Adana, 2008.
  5. Ebben WP: Complex training: a brief review. J Sports Sci Med 1: 42-6, 2002.
  6. Ellenbecker TS, Roetert EP, Riewald S: Isokinetic profile of wrist and forearm strength in elite female junior tennis players. Br J Sports Med 40: 411-4, 2006.
  7. Farar M, Toharland W: Relationship between isokinetic strength and sprint times in college-age men. J Sports Med 27: 368-72, 1987.
  8. Knutggen HG: Force, work, power and exercise. Med Sci Sports Exerc 10: 227-9, 1978.
  9. Lakomy HKA: Ergometer for measuring the power generated during sprinting. J Physiol 33: 435, 1984.
  10. Linde FJ, Turmo A: Isokinetic comparison of the rotator cuff between water polo and tennis players. Romanian J Phys Ther 17: 27, 2011.
  11. Miller MG, Herniman JJ, Ricard MD, Cheatham CC, Michael TJ: The effects of a six week plyometric training program on agility. J Sports Sci Med 5: 459-65, 2006.
  12. Sağıroğlu İ: Genç basketbolcularda pliyometrik antrenmanların anaerobik performans ve dikey sıçrama yüksekliğine etkisi. Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, İzmir, (Danışman: Prof. Dr. M. İ. Şemin), 2008.
  13. Salonikidis K, Zafeiridis A: The effects of plyometric tennis-drills, and combined training on reaction, lateral and linear speed, power and strength in novice tennis players. J Strength Cond Res 22: 182-91, 2008.
  14. Stafford MG, Grana WA: Hamstring/quardiceps ratios in college footboll players: a high velocity evaluation. Am J Sport Med 21: 209-11, 1984.
  15. Stojanovic T, Kostic R: Effect of plyometric training model on the development of vertical jump in volleyball players. Phys Edu Sport (Facta Universtatis Series) 1(9): 11-25, 2002.
  16. Wilson G, Newton R, Murphy A, Humphrıes B: The optimal training load for the development of dynamic athletic performance. Med Sci Sports Exerc 25: 1279-86, 1993.
  17. Zorba E, Ziyagil MA: Vücut Kompozisyonu ve Ölçüm Metodları. Trabzon, Erek Ofset, 1995.